Rapor Bülteni Direktörü Ömer Burak Tek, sosyal medya platformlarının demokratik süreçlere olumsuz etkilerini AA Analiz için ele aldı.
***
Teknolojik dönüşümlerin hız kazanmasıyla birlikte sosyal medya platformlarının toplum ve bireyler üzerindeki etkisi giderek artmaktadır. Bu platformlar, yalnızca kişiler arası iletişimi kolaylaştırmakla kalmayıp, fikirlerin ve haberlerin hızla yayılmasını sağlayan yeni bir kamu alanı olarak önem kazanmaktadır. Jürgen Habermas’ın kamusal alan teorisinde önemi vurgulanan rasyonel tartışma, sosyal medya aracılığıyla bambaşka bir boyut kazanmış durumda. Geleneksel fiziki kamusal alanın sınırlarının dijital ortamda aşılması, bireylerin toplumsal meselelere katılımlarını yeniden şekillendirirken, aynı zamanda bu platformların kar odaklı yapısı nedeniyle yankı odası, dijital eşitsizlik ve dezenformasyon gibi sorunlar da ortaya çıkmaktadır.
Sosyal medya algılarımızı şekillendiriyor
Sosyal medya platformlarının kamusal alan üzerindeki etkileri, bireylerin toplumsal algılarını, aidiyet duygularını ve tartışma kültürlerini derinlemesine etkilemektedir. Özellikle bu platformların algoritmik düzeni, kullanıcıların karşılaştığı içeriklerin niteliğini belirleyerek bireylerin toplumsal gerçekliği algılamasını biçimlendirir. Yankı odaları ve filtre balonları, kamusal tartışma ortamının çeşitliliğini kısıtlarken bireylerin yalnızca aynı düşünülen içeriklere yönelmesine sebep olmaktadır. Bu durum ise toplumsal uzlaşının zayıflamasına ve kamusal tartışmaların dar bir çerçevede şekillenmesine yol açmaktadır. Bu bağlamda, sosyal medyanın bireylerin kamusal alan algısını nasıl dönüştürdüğünü incelemek, günümüz toplumlarının iletişim pratiklerini ve demokratik süreçlerini anlamak açısından hayati bir önem taşımaktadır.
Sosyal medya platformlarının yaygınlaşması, e-demokrasiye olan inancı artıran bir olgu olarak değer kazanıyor. Dijital ortamda bireylerin geniş kitlelere ulaşma ve etkileşim sağlama imkanları, demokratik katılımın güçleneceği yönünde umut verici bir bakış açısı oluşturmuştu. Ancak bugün bu iyimser görüşlere karşı eleştirel yaklaşımlar güçlenmeyi sürdürüyor.
Sosyal medya platformları, esasen kar odaklı özel şirketler tarafından yönetilmektedir. Kullanıcı verilerinin toplanması ve reklam gelirleri için şekillendirilmesi, bu platformların toplumsal etkileşimin ötesinde demokratik süreçleri manipüle etme, dezenformasyonu yayma ve kamuoyunu yönlendirme risklerini taşımaktadır. Bu bağlamda, sosyal medya, demokratik katılımı teşvik etmekten ziyade kar maksimizasyonu amacı doğrultusunda siyasi ve toplumsal süreçleri etkileyen hatta baltalayan bir yapı haline dönüşebiliyor.
E-demokrasi nedir?
E-demokrasi, vatandaşlar, sivil toplum ve hükümet arasında demokratik yönetim sürecine internet ve çevrimiçi platformlar aracılığıyla katılma anlayışını ifade etmektedir. Bu kavram, daha etkili, daha meşru ve daha şeffaf karar alma süreçlerini desteklemek için hükümet ve kamu görevlileri ile işbirliği yapan bilinçli ve aktif yurttaşlık anlayışını teşvik eder. E-demokratik uygulamalar, kamu hizmetlerinde yenilikçi yönetim anlayışlarının gelişmesine katkı sunar ve bireylerin fiziksel bir yere bağımlı kalmaksızın sürece katılma imkanı sunarak geleneksel katılım engellerini ortadan kaldırır.
E-demokrasi, yöneticilere vatandaşlarla işbirliği içerisinde demokratik bir toplum oluşturmak için yeni fırsatlar tanır. Bu kapsamda, e-demokrasi, temel hak ve hürriyetlerin gözlemlendiği biçimsel demokrasinin ötesine geçer; zira burada karar alma süreçlerine daha aktif bir katılım söz konusudur. Günümüzde e-demokrasi, yeni bir demokrasi türü değil, mevcut demokrasilerin bilişim teknolojileri ile iyileştirilmesi olarak ele alınabilir.
E-demok