Antalya Diplomasi Forumu çerçevesinde gerçekleştirilen “Etkili Arabuluculuk: İhtilaf Çözümünde Geleceğe Bakış” başlıklı panelde, artan küresel çatışmaların karmaşıklığı ve ayrışan dünyada barış girişimlerinin etkililiği ile sürdürülebilirliğinin artırılmasında arabuluculuğun rolü ele alındı.
İsviçre Dışişleri Bakanı Cassis, yüzyılın başından bu yana dünya genelinde önemli değişimlerin yaşandığını belirterek, hatta gelecek 10 gün için bile tahminlerde bulunmanın zorluğuna dikkat çekti. Helsinki ilkelerinin, güvenlik mimarisinin temel taşlarını oluşturduğunu vurguladı.
Cassis, bu ilkelerin geçerliliğinin tartışmalı olduğunu ifade ederken, günümüzde pek çok belirsizlik bulunduğuna dikkat çekti. “Arabuluculuk, aslında güven meselesidir. Dolayısıyla, iki taraf arasında güvenin tesis edilmesi en önemli unsurdur.” diye ekledi.
Tarafsız bir arabulucu ülkenin, kapsamlı bir süreç yürütmesi gerektiğini belirten Cassis, bu ülkelerin uluslararası hukuk ve insani hukuka da riayet etmesi gerektiğini ifade etti. İsviçre’nin çok dilli yapısına atıfta bulunarak, arabuluculuğun ne denli önemli olduğunu kısa sürede kavradıklarını belirtti. “Bizler bir ebeveyn gibi olmalıyız; tarafsız kalmak durumundayız. Teknik detaylar önemlidir ancak arabuluculuğun özünde insan unsuru vardır.” dedi.
“Ülkeler arası doğrudan temasın aracısı oluyoruz”
Angola Dışişleri Bakanı Antonio, muhtemel siyasi ve ekonomik krizlerin ışığında Türkiye’ye teşekkür ederek, diplomasi ve birlikte hareket etme gücünün önemini vurguladı. “Savaşı tatmamış bir ulus, barışın ne denli zor olduğunu anlayamaz.” diyerek Angola’nın sadece Kongo Demokratik Cumhuriyeti ile değil, komşu ülkelerde de arabuluculuk görüşmeleri yürüttüğünü ifade etti.
Antonio, arabuluculuğun büyük bir sorumluluk getirdiğine işaret ederken, KDC’deki çatışmalar için üç yıldır süren arabuluculuk çalışmalarının birçok ders sağladığını ekledi. KDC ile Ruanda arasındaki ilişkilerde de yapıcı bir çözüme ulaşılması gerektiğini ifade etti. “İki ülke arasındaki doğrudan iletişimde aracılık yapıyoruz.” şeklinde konuştu.
Arabulucuların sorumluluğunun büyük olduğunu vurgulayan Antonio, “Her kelimenin barış ya da savaşa neden olabileceğini unutmamalıyız. Bu nedenle arabulucunun niteliği son derece önemlidir.” şeklinde açıklamalarda bulundu.
“BM, ülkelerden yeterince destek görmüyor”
BM Siyasi İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı DiCarlo, son yıllarda BM içerisinde ciddi bir bölünme yaşandığını ifade etti. Ülkelerden yeterli destek alamadıklarını belirterek, bazı ülkelerin katkı paylarını zamanında ödemediğini veya hiç ödemediğini, barış inşası için gereken bağışların yıllar içerisinde düştüğüne dikkat çekti.
Türkiye ve Finlandiya’nın arabuluculuk konusunda devletlere sağladığı büyük destekten bahseden DiCarlo, bu konuda BM’den daha etkili olabilecek kurumların da bulunduğunu söyledi. Türkiye’nin Karadeniz Tahıl Girişimi ve Angola’nın Afrika’da yürüttüğü arabuluculuk çabalarını örnek gösterdi.
“Uluslararası hukukta çifte standart olmamalı”
Norveç Dışişleri Bakan Yardımcısı Kravik, ülkesinin arabuluculuk faaliyetlerine uzun zamandır önem verdiğini vurguladı. Dış politikada uzlaşma sağlanması için başka ülkelerin ve devlet dışı aktörlerin de sürece dahil edilmesi gerektiğini ifade etti.
Bu noktada önemli bir eşik aşıldığını söyleyen Kravik, sorunların bölgesel ülkeler olmadan çözüme ulaştırılamayacağına dikkat çekti. Rusya’nın